Uluslararası çimento endüstrisinin buluşma noktası olan INTERCEM’in 115. buluşması, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin iş birliğiyle İstanbul’da başladı.

8’inci kez INTERCEM’e ev sahipliği yapan İstanbul’daki buluşmaya 45’in üzerinde ülkeden yaklaşık 480 sektör temsilcisi katıldı.

Etkinlikte başta tedarik zinciri, üretim ve ham madde maliyetleri, dekarbonizasyon, sınırda karbon düzenlemesi mekanizması ve emisyon ticareti olmak üzere çimento sektöründeki gelişmeler Türkiye’den ve yurt dışından uzman konuk ve sektör temsilcilerinin katılımıyla masaya yatırılıyor.

Etkinliğin açılışında konuşan Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdulhamit Akçay, çimento sektöründe küresel ölçekte büyümenin bu yıl için yüzde 3’ün altında kalacağını öngördüklerini aktardı.

Abdulhamit Akçay, bu yıl Çin ekonomisindeki yavaşlama, Avrupa’da devam eden savaş ve ekonomik kriz endişesiyle talepte yaşanan daralmanın etkilerinin yaşandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Ancak diğer taraftan dünya genelinde ekonomi yönetimleri enflasyon ve maliyet şoklarına karşı daha dirençli bir ekonomi yapısı oluşturmak için kararlılıkla mücadele ediyor. Para ve mali politikalarda tavizsiz bir duruş sergileniyor. Bunun neticesinde her ne kadar her ülkede aynı seviyede olumlu sonuç elde edilemese de özellikle enflasyonla mücadele konusunda yavaş yavaş mesafe alınıyor. Enerji piyasalarında da volatilitenin giderek azaldığını görmekteyiz. Uygulanan sıkı ekonomi politikalarının bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz. Bu durum talepteki yavaşlamanın 2024 yılında da devam edeceğine işaret ediyor. Hiç kuşkusuz bu noktada Çin’in önümüzdeki dönemde sergileyeceği performans belirleyici olacak.

Türkiye de dünya ekonomilerinin içinden geçtiği süreci yaşıyor. Parasal genişlemeden parasal sıkılaşmaya evrilen ve enflasyonla mücadele odaklı bir ekonomi modeli uygulanıyor. Kısıtlı likidite ve borçlanma maliyeti, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir gündem maddesi ve bu da ticaret hacmini olumsuz etkileyerek talepte yavaşlamaya neden oluyor. Ancak özellikle orta vadede olumlu sonuçlar vereceğini düşündüğümüz bu mücadele süreci, artan rekabet ortamında daha fazla esneklik gösterebileceğimiz bir ortam da hazırlıyor. Dünyanın en büyük ihracatçısı, Avrupa’nın ise en büyük üreticisi olduğumuz sektörde, mevcut koşulları göz önünde bulundurarak ihracat pazarlarımızdaki tüketicilerimizin maliyet yönetimine katkı sağlayacak, destekleyici bir duruş sergileyeceğiz.”

“Türk çimento sektörü bölgenin yeniden imarı için önceliğini iç piyasa olarak belirledi”

6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin ardından sektörün bölgenin yeniden imarı için önceliğini iç piyasa olarak belirlediğini hatırlatan Akçay, bu kapsamda yürütülen çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü söyledi.

Akçay, Türk çimento üreticilerinin bu yapılanmaya katkı sağlama sorumluluğuyla hareket ettiğini, bunun neticesinde iç piyasada yüzde 16’lık bir artış yaşandığını dile getirerek, “Ancak yeniden imar nedeniyle oluşan ekstra talep ihracatımızı etkilemeyecek. Yıllık 120 milyon tonluk yüksek üretim kapasitemiz, hizmet kalitemiz, ürün yelpazemiz, lojistik gücümüz ve coğrafi avantajlarımız ile hem iç hem de dış talebi aynı anda karşılayacak güce sahibiz. Dolayısıyla tüm taahhütleri yerine getirmeye devam edecek, siparişlerimizi her zaman olduğu gibi eksiksiz ve zamanında teslim edeceğiz.” diye konuştu.

Küresel daralmanın ve özellikle düşük enerji maliyeti avantajına sahip olan ülkelerin uyguladığı düşük fiyat politikasının etkisiyle Türk çimento sektörünün rekabetçilik gücünü bir miktar kaybettiğini anlatan Akçay, “Bunun neticesinde 2022 yılını 1,6 milyar dolarlık ihracat ile kapatan sektörümüzün bu yıl sonunda deprem sonrası artan iç talebi de dikkate alarak, ihracatta yüzde 20’lik bir azalma yaşayacağını öngörüyoruz. 2024 yılında ise bu yüzde 20’lik kaybı yeniden kazanmayı hedefliyoruz. Bunu da pazarda derinleşerek, tonaj bazında ihracat artışıyla sağlayacağımızı öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Akçay, küresel ölçekte sektörün bir diğer önemli gündeminin iklim değişikliğiyle mücadele ve yeşil dönüşüm süreci olduğuna vurgu yaptı.

Sektör olarak döngüsel ekonomiye katkı sağlamayı ve çevresel sürdürülebilirliği odaklarına aldıklarını vurgulayan Akçay, şöyle devam etti:

“Bu kapsamda alternatif yakıt kullanımı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji alanında somut adımlar atıyor, yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Öte yandan klinker oranı çok daha düşük olan katkılı çimento üretimi için de tüm belgelendirme ve sertifikasyonlarımızı tamamladık. Şu anda tüm katkılı çimento taleplerini karşılayabilecek durumdayız. Ancak bu ürünün global piyasada kabulü için sektör temsilcilerimizin, yasa koyucuların yapması gereken çalışmalara rehberlik etmesini, kendi ülkelerinde bu çalışmaları desteklemelerini bekliyoruz. Sektörün ve yasa koyucuların iş birliği ile çimento endüstrisi sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilir.”

Akçay, programda “Türk Çimento Sektörünün Bugünü ve Yarını”nı anlattığı bir sunum da gerçekleştirdi.

INTERCEM İstanbul buluşması, yarın düzenlenecek kapanış etkinliğiyle sona erecek.  

ETİKETLER
İhracat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir