Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türk Devletleri Teşkilatı Sekretaryası tarafından İstanbul’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Çok Modlu Ulaştırma ve Lojistik Forumu’nda konuştu.
Uraloğlu, konuşmasında, kardeş ülkeleri, söz konusu forum vesilesiyle Türkiye’de görmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
“Kimse, komşusuna ihtiyaç duymayacak kadar zengin değildir” atasözüne atıfta bulunan Uraloğlu, “Çünkü artık modern ekonominin başlıca özelliği, çok uluslu üretim, ülkelerarası finansal akımlar ve uluslararası ticaret hacminin çok büyük boyutlara ulaşmasıdır. Kimse artık tek başına zengin değil ya da kendi kendine yetmiyor. Kapılarını örtersen, gözlerini, kulaklarını kapatarak dünyadaki gelişmelere uzaktan bakarsan, dost edinmezsen bugünün dünyasında yerin olmaz. Herkesin elinde pastaya katacağı güzel tatlar ve pastadan alacağı payı var.” ifadelerini kullandı.
“Devir artık ‘kazan-kazan’ devri”
Abdulkadir Uraloğlu, “Devir artık ‘kazan-kazan’ devri. Ulaşım sektörü ise kazan-kazan devrinin en önemli dinamosudur. İşte böyle bir düzende burada sadece ulaşım ve lojistik sektörlerinin geleceği için değil, ülkelerimizin ekonomik ve sosyo-kültürel geleceği içinde bir araya gelmiş bulunuyoruz. Çünkü ülkelerimiz için vazgeçilmez olan ekonomik iş birliklerinin tesisi ve dış ticaret faaliyetlerimizin gelişmesi için ulaşım olanaklarının güvenli, kesintisiz ve hızlı olması çok önemlidir.” diye konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın 160 milyonluk genç ve dinamik nüfus ve 1 trilyon doları aşan ekonomik büyüklükle küresel bir güç olma potansiyeline sahip bir topluluk olduğuna işaret eden Uraloğlu, bu büyük potansiyelin hayata geçirilmesi için iş birliği ve dayanışma iradesiyle ortak gücün açığa çıkartılması gerektiğini söyledi.
Uraloğlu, kullanılmaya hazır bu gücün itici unsuru olarak ulaştırmayı gördüklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Ancak üzülerek altını çizmek isterim ki kara yolu ile ülkeler arası geçiş prosedürlerimiz taşımacılıktaki artışlar karşısında oldukça yetersiz kalmaktadır. Taşımacılığın ve ticaretin önündeki engelleri kaldırmak ve taşıma maliyetlerini azaltmak için Teşkilat bünyesinde ortak menfaatimize olacak bütüncül bir yaklaşım benimsemeli ve hayata geçirmeliyiz. Bu doğrultuda, dost ve kardeş ülkelerimiz arasında ikili ve transit kara yolu geçiş belgesi kotalarını kaldırmamız gerekmektedir. Kırgızistan ile ikili ve transit taşımaların serbestleştirilmesi hususunda mutabakata vardığımızı ve son aşamaya geldiğimizi bildirmekten memnuniyet duyuyorum. Diğer üyelerle de bir an önce bu tür adımları atmayı umuyoruz.”
Diğer yandan, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde özverili çalışmalar sonucu imzalanan Kombine Taşımacılık Anlaşması’nın en kısa sürede yürürlüğe girmesini umduklarını ifade eden Uraloğlu, anlaşmayı hayata geçirdiklerinde kombine taşımacılık operasyonlarını ve Hazar geçişlerini kayda değer biçimde teşvik edeceklerini, böylece Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru’nun Avrasya taşımalarındaki payını önemli ölçüde artırmış olacaklarını söyledi.
“Hazar geçişlerini arzu ettiğimiz rekabetçi güzergâha dönüştüreceğimize eminim”
Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler arasındaki fiziki bağlantının en önemli ve stratejik bileşenlerinden olan Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun, Türk dünyasının ekonomik kalkınması ve refahı için öneminin büyük olduğunu belirten Uraloğlu, şunları kaydetti:
“Nisan 2016 tarihinden itibaren aldığımız tedbirler sonucunda ortak ve ulusal transit rejimlerinde demir yolu ile basitleştirilmiş usulde taşıma yapabiliyoruz. Orta Koridor üzerinde demir yolu hattından gerçekleştirilen yük taşımalarında 2 yıl önce ortak taşıma belgesinin kullanımına başladık. Ortak taşıma belgesiyle hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlayarak koridorun rekabetçiliği için önemli bir adım daha atmış olduk.
Çin-Türkiye arasında Orta Koridor ve Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı üzerinden, orta vadede yıllık 200’ün üzerinde düzenli blok konteyner treni işletilmesini hedefliyoruz. Diğer taraftan, bölge ülkeleri ile Orta Koridor’un bir diğer önemli bileşeni olan Hazar geçişinin etkin, verimli ve ekonomik hale getirilmesine de yoğunlaştık. Lojistik operasyonlarda sorun teşkil eden yüksek geçiş ücretleri ve düzensiz sefer konularını ortak çabalarımız ile ivedilikle çözeceğimize ve Hazar geçişlerini arzu ettiğimiz rekabetçi güzergaha dönüştüreceğimize eminim.”
Uraloğlu, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde yürütülen çalışmaların tamamlayıcısı olan ilave iş birlikleri de geliştirdiklerini, bu kapsamda Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan olarak geçen yıl Bakü’de bir araya gelerek Orta Koridor’u destekleyici 56 maddelik eylem planı belirlediklerini ve alınan kararları uygulamaya aktaracak adımların da takipçisi olduklarını söyledi.
“Zengezur bağlantısı üzerinden yeni fırsatlar ortaya çıkıtı”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, bölge için bir diğer güzel haber olan Zengezur bağlantısı üzerinden yeni fırsatların ortaya çıktığını ve bu bağlantının Kafkasya’daki normalleşme için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Uraloğlu, “Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan demir yolu ve kara yolu ulaşımı sağlayacak bu bağlantının hayata geçmesinin tüm Türk dünyasını birbirine bağlayacak önemli bir adım olacağına inanıyorum. Tüm bölge ülkelerinin istifade edeceği bu hattın bağlantılarıyla birlikte bir an önce bitirilmesi için Azerbaycan ile çok yakın çalışıyoruz.” dedi.
Türkiye olarak, sadece doğu-batı güzergahında değil, aynı zamanda kuzey-güney aksında da planlamaların devam ettiğini bildiren Bakan Uraloğlu, şöyle devam etti:
“Sizlerin de bildiği gibi, Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Irak Başbakanı bu konuda gerekli iradeyi oraya koymuşlardır. Bizler, bu amaçla gerek Irak ile gerekse diğer bölge ülkeleri ile yakın iş birliği içerisindeyiz. ‘Kalkınma yolu’ olarak adlandırılan bu yeni güzergahın Türkiye tarafındaki gerekli teknik çalışmalarını tamamladık. Şunun altını çizmek isterim ki taşıma koridorlarının kesişiminde olduğumuzun bilinciyle en verimli çözümleri ortaklarımız ile birlikte hayata geçirmekte kararlıyız.”
Uraloğlu, Teşkilat üyesi ülkeler arasında ticareti zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı ve teşvik edici tavır alma zamanının çoktan geldiğini, korumacı ve kapalı politikaların, dikkatle ve farklı bir gözle yeniden ele alınması gerektiğini söyledi.
Halihazırda Çin’den Avrupa’ya karadan giden yükün yalnızca yüzde 3 ila yüzde 5’inin Orta Koridor üzerinden geçtiğini bildiren Uraloğlu, geniş bir vizyonla bu oranın 30’lar civarına çıkarılması için fırsatlar ve görevler bulunduğunu ifade etti.
“Demir yolunun taşımacılıktaki oranının, 2029 yılında 21’in üzerine yükselmesini öngörüyoruz”
Bugün Türkiye’de yüzde 4 olan demir yolunun taşımacılıktaki oranının, 2029 yılında yüzde 21’in üzerine yükselmesini, 2053’te ise yaklaşık yüzde 22 olarak gerçekleşmesini öngördüklerini aktaran Uraloğlu, “Böylece ülkemizdeki demir yolunun yük taşımacılığındaki payı 2053’e kadar 7 kat artacak. Yine yurt dışına yük taşımacılığında da demir yolunun payını 10 kat artırmayı hedefliyoruz. Ulaştırma altyapısına 2002 yılından bu yana 172 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bundan sonra da 2053 yılına kadar yaklaşık 198 milyar dolarlık yatırım yapmayı planladık. Bu rakamdan en büyük payı demir yolu altyapısını geliştirmek için ayırdık.” diye konuştu.
Bakan Uraloğlu, söz konusu planlamaların bölgeye ekonomik getirisinin yanında, barışına, güvenliğine, istikrarına ve bilgi hareketliliğiyle de ülkelerin beşeri gelişimine katkı sağlayacağını kaydetti.