Bayraktar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Türkiye’deki enerji politikalarının küresel enerji piyasalarından kopuk olduğuna ilişkin eleştirilere cevap veren Bayraktar, Türkiye’nin 2002 yılından bu yana enerjide dışa bağımlılığını azaltma ve kesintisiz enerji arzı sağlamayı hedefleyen politikaları öncelediğini belirtti.
Bayraktar, AK Parti iktidarında enerji politikalarının iki odak noktası olduğuna dikkati çekerek “Birincisi, enerji arz güvenliğinin kesintisiz ve kalıcı sağlanması hedefi. İkincisi, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltma hedefi.” dedi.
İnsanı önceleyen, insanı merkeze alan politikalar geliştirdiklerini işaret eden Bayraktar şöyle devam etti:
“Enerjide çok büyük bir dönüşüm süreci yaşattık geçtiğimiz 21 yılda. Bu dönüşüm sürecinin 2002-2016 yıllarına birinci enerji dönüşüm dönemi diyoruz. Ne yaptık? Esas itibarıyla devletin rolünü piyasa yapan, kanun yapan, düzenleme yapan tarafa alarak piyasada devletin oyuncu olduğu bir modeli değiştirdik. Türkiye’de yerli ve yabancı özel sektör eliyle bu yatırımların yapılmasını hedefledik.
Kurulu güç 30 bin megavattan bugün 106 bin megavata geldi. Yani, 21 yılda bu ülke, bu ülkedeki yatırımcılar, yerli ve yabancı yatırımcılar, ülkedeki siyasi istikrara ekonomik istikrarına güvenerek geldiler ve 75 bin megavat yatırım yaptılar. Bu yaklaşık yılda 3 bin 500 megavat demek.”
Bayraktar, 2016’dan sonra milli enerji ve maden politikalarına iklim değişikliğiyle mücadelenin de eklendiğini, 2021’de Paris İklim Anlaşması’nın Meclis’te oy birliği ile onaylandığını anımsattı.
Türkiye’nin söz konusu anlaşmanın onaylanmasının ardından 2053’te karbon nötr ekonomi olma sözüyle enerji politikalarını sürdürdüğünü belirten Bayraktar, “Yani aslında ekonominin bütün alanlarında, ulaştırmadan, binalara, sanayiye, sanayiden tarıma, tarımdan enerjiye bütün alanlarda çok köklü bir dönüşümün gerekliliğini ortaya koyan bir politika ve hedef ortaya koyduk. Biz de bu hedef doğrultusunda önümüzdeki 30 yılda bu hedefe ulaşmak için milli enerji ve maden politikasını Türkiye’nin yüzyıl hedefi doğrultusunda geliştirmeye gayret ediyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Bayraktar, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak ve çevresel hedeflere ulaşmak için yenilenebilir enerjinin kritik rol oynadığını vurgulayarak ülkenin 12 bin megavat rüzgar ve 10 bin megavat güneş kurulu gücüne sahip olduğunu, 2035’e kadar 60 bin megavatlık kurulu güce daha ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Küresel ısınmayla mücadelede nükleerin rolü
Nükleer enerjinin küresel ısınma ile mücadele konusunda önemli bir enerji kaynağı olduğunu anlatan Bayraktar, enerjide dönüşümün sadece yenilenebilir enerjiyle mümkün olmayacağını, nükleer enerji olmadan yapılamayacağını kaydetti.
Bakan Bayraktar, Türkiye’nin nükleer santrale ihtiyaç duyduğunu belirterek “Bunu da sadece Akkuyu Nükleer Santrali ile sınırlı tutmuyoruz. Bizim uzun dönemli projeksiyonlarımızda 20 bin megavatın üzerinde nükleer güce ihtiyacımız olduğu görünüyor. Mutlaka Sinop’taki santral ile Trakya’daki santrale ve bunlara ilaveten son dönemde dünyada gelişen küçük modüler reaktörlerle alakalı 5 bin megavatlık bir güce ihtiyacımız var.” değerlendirmesinde bulundu.
Akkuyu Nükleer Santrali’nde yapılan anlaşma kapsamında yüzde 100 alım garantisi olmadığını işaret eden Bayraktar, üretilen elektriğin 1. ve 2. santralde yüzde 70’inde alım garantisi olduğunu, geri kalan yüzde 30’un serbest piyasada satışa sunulacağını dile getirdi.
Bayraktar, santralin 3. ve 4. reaktöründe elektrikte alım miktarı garantisinin yüzde 30 ile sınırlı olduğuna dikkati çekerek geri kalan kısmın spot piyasada satılacağını bildirdi.
Santral 2028’de tam kapasite üretime başladığında 15 yıl boyunca üretilen elektriğin kilovatsaat başına 12,35 dolar/cent alım garantisi olduğunu aktaran Bayraktar, “Paranın zaman değeri var. Enflasyon karşısında erimesi söz konusu. 2042’de yüzde 2’lik iskonto ile bu rakam 6,73 dolar/cent gelir. Akkuyu’da nükleerden alacağımız elektriğe ödeyeceğimiz bedel 6,73 dolar/cent olacak 2043 yılında.” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, Akkuyu’nun Rusya’ya bağımlılığı artırdığına yönelik eleştirilere cevap olarak şunları söyledi:
“Akkuyu’dan biz elektrik üretmesek, örneğin doğal gazdan üretsek yıllık yaklaşık 7,5 milyar metreküp doğal gaza ihtiyacımız olacak. Bugünkü doğal gaz resmimizde bunun yüzde 40’ının Rusya’dan geldiğini varsayalım, yine Rusya’dan alıyor olacağız, İran’dan alacağız, Azerbaycan’dan alacağız. ABD’den sıvılaştırılmış gaz olarak alacağız. Ama günün sonunda 500 dolar ortalama derseniz doğal gaz fiyatına, toplam 3,7 milyar dolarlık doğal gaz ithalatımız olacak. Ama bağımlı olduğumuz nükleer yakıt kısmı maliyeti 200 milyon dolar.”
Türkiye’nin enerjide arz güvenliği için daha çok santrale ihtiyaç duyduğunu belirten Bayraktar bu alanda yabancı sermayeye açık olduklarını ifade etti.
“Şırnak’ta kendi petrolümüz 2024 sonunda 100 bin varile çıkacak”
Bayraktar, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için doğal gaz ve petrol arama çalışmaları dışında alternatifi bulunmadığını vurgulayarak “Gönül isterdi ki talebimiz daha düşük olsun ve biz kendi talebimizi kendi imkanlarımızla karşılayabilelim. Ama böyle bir şey söz konusu değil. 2016’dan sonra 2. enerji dönüşümü döneminde doğal gaz ve petrol aramacılığında farklı bir faza geçtik.” dedi.
Strateji kapsamında, ülkenin denizlerinde kendi imkan ve kabiliyetleriyle, kendi mühendisleriyle, kendi sismik ve sondaj gemileriyle aramaları yapmasının öncelikli konu olduğunu aktaran Bayraktar, karada ise daha önce gidilmeyen coğrafyalara gidilmesini önemsediklerini dile getirdi.
Bakan Bayraktar şöyle devam etti:
“Onun da neticelerini gördük. Gabar keşfi bu stratejini önemli neticelerinden bir tanesi. Artık Şırnak bir enerji üssü haline dönüşüyor. Zaten Şırnak enerji koridoru üzerinde olan bir ilimizdi. Çünkü Irak-Türkiye boru hattı bu ilimizden geçiyor. Dünya petrol piyasaları için de çok önemli, 47 yıldır orada petrol akışı var. Dünyaya her gün yaklaşık 500 bin varillik petrol akışı söz konusu olan bir hat. Şırnak’ta şimdi kendi petrolümüz 2024 sonunda 100 bin varile çıkacak.”
Başka bölgelerde yapılacak keşiflerle de üretimi artırmayı hedeflediklerini anlatan Bayraktar, cari açığı düşürmede de yerli kaynakların katkı sağlayacağını bildirdi.
Bayraktar, doğal gaz ve petrol aramacılığının enerji stratejisinin en önemli unsurlarından birisi olduğunu anımsatarak şunları söyledi:
“Hidrojen ve depolama gibi yeni gelişen alanlar var. Bu alanlarda gelişmeleri takip ediyoruz. Yol haritası çıkardık. Yeşil hidrojendeki Türkiye’nin potansiyelini farkındayız. Orada şu dengeyi de tutturmaya çalışıyoruz. Yeşil enerji üretiminde kullanılan güneş ve rüzgarı elektrik üretiminde de veya nihai olarak hidrojene dönüştürerek de kullanabilirsiniz. Burada ülkemizin ihtiyaçları, ülkemizin katma değerliliğine, üretebileceğine iyi bakmamız ve iyi değerlendirmemiz gerekiyor.”
Türkiye’nin maden sektöründe net ihracatçı olma hedefini hatırlatan Bayraktar bu alanda ülkenin ciddi potansiyeli bulunduğunu kaydetti.
Komisyonda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yanı sıra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumunun 2024 yılı bütçeleri kabul edildi.