Yılmaz, depolamalı RES ve GES santrallerindeki lisans süreçlerine ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.
EPDK’nin, 19 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ikincil mevzuat değişikliklerinin ardından depolamalı elektrik üretimi kapsamında başvuruları almaya başladığını anımsatan Yılmaz, 6 ayda kuruma 252 bin megavatı aşan depolamalı RES-GES yatırımı başvurusu yapıldığını aktardı.
Yılmaz, Türkiye elektrik kurulu gücünün yaklaşık iki buçuk katı ölçeğindeki başvuruların 270 milyar doları bulan yatırım talebine karşılık geldiğini vurgulayarak, mevcut kapasite dikkate alındığında 40-45 milyar dolarlık bir yatırımın sahaya yansıyacağını ifade etti.
Depolamalı RES ve GES için saha çalışmaları devam ediyor
Yılmaz, son kurul toplantısında, 974 megavat kapasiteli 11 RES, 500,29 megavat kapasiteli 9 GES olmak üzere toplam 1474,29 megavat kurulu gücündeki depolamalı RES ve GES için ön lisans verdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bugüne kadar toplamda 120 projeye 9 bin 514 megavat ön lisans vermiş olduk. Bunun 5 bin 603 megavatı rüzgar enerjisi ve 3 bin 911 megavatı da güneş enerjisi santral yatırımları. 68’i RES ve 52’si GES. Enerji sektörü Türkiye Yüzyılı’na hazır. Depolamalı RES-GES yatırımlarında rekor bekliyoruz. Başvurularda zaten bunu net şekilde görmüştük. Kurulumuzun verdiği depolamalı ön lisans kurulu gücü 9 bin 500 megavatı geçti. Bu, sahada 18 milyar dolar düzeyinde yatırım anlamına geliyor. Kurum olarak verdiğimiz ön lisanslar her hafta artacak.”
Depolamalı RES ve GES yatırımları için saha çalışmalarının özellikle Karaman, Tekirdağ, Kırklareli, Antalya gibi farklı illerde yoğunlaştığını ifade eden Yılmaz, “Bu illere önümüzdeki süreçte yenileri de eklenecek. Yatırımcılarımız için elbette siyasi ve ekonomik istikrar hayati önem taşıyor. İnşallah kamu-özel sektör işbirliğiyle Türkiye’nin dört bir yanını depolamalı RES-GES’lerle donatacağız. Depolamalı RES ve GES tesisleri ile Türkiye yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından azami düzeyde yararlanacak, ayrıca depolama sistemleriyle yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı santrallerin de baz yük santralleri gibi çalışarak tedarik sürekliliği sağlanacak” değerlendirmesinde bulundu.