Tüketici ve reel sektör gibi kesimlerin genel ekonomik duruma ilişkin beklentisini ortaya koyan güven endeksleri, bu ay pozitif seyir izledi.

İlk olarak açıklanan tüketici güven endeksi martta 80,1 iken nisanda aylık bazda yüzde 9,2 artarak 87,5 oldu.

Endeks, Tüketici Eğilim Anketi sonuçlarından hesaplanırken bu kapsamda belirlenen mevcut dönemde hanenin maddi durumu, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi, genel ekonomik durum beklentisi ile dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksleri de yükseldi.

Merkez Bankası tarafından açıklanan reel kesim güven endeksi de nisanda bir önceki aya göre 2,8 puan yükselerek 108’e çıktı. Aynı dönemde mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi de 1 puan yükselerek 105,1 oldu. Endeks, ocak, şubat ve mart aylarında da artış eğilimini sürdürmüştü.

Ayrıca, finansal hizmetler güven endeksi de nisanda bir önceki aya göre 6,4 puan artarak 148,3 seviyesine çıktı. Son 3 aydaki iş durumu ve hizmetlere olan talep ile gelecek 3 aydaki hizmetlere olan talep beklentisi olmak üzere tüm alt endeksler, finansal hizmetler güven endeksini artış yönünde etkiledi. Endeks, martta da bir önceki aya göre 0,6 puan artarak 141,9 seviyesine yükselmişti.

Ekonomik güven endeksi de martta 98,8 iken nisanda aylık bazda yüzde 3,5 artışla 102,2 değerini aldı. TÜİK’in açıkladığı verilere göre, aynı dönemde reel kesim güven endeksi yüzde 1 artarak 105,1’e ulaştı.

Endeksin 100’ün üstünde olması ekonomide iyimserliğin göstergesi

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, güven endekslerindeki göstergelere ilişkin değerlendirmede bulundu.

Ekonomik güven endeksinin 100 seviyesinin üzerinde olmasının genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği gösterdiğini belirten Şener, seçim sürecinin dahi ekonomiye dönük iyimserlik beklentilerini azaltmadığını söyledi.

Şener, ekonomik güven endeksinin tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat alt sektörlerinden oluştuğuna işaret ederek, bu ay 5 sektörden 3’ünün yükselmesinin olumlu olduğunu bildirdi.

Alt sektörlerde de yükseliş trendinin konjonktürel olarak artışın devam edeceğini gösterdiğini vurgulayan Şener, “Asıl dikkate değer olan ekonomik güven endeksi içinde yüzde 40’lık paya sahip reel kesim (imalat sanayisi) endeksinin nisanda yüzde 1 artmasıdır.” dedi.

Reel kesim güven endeksinde 105,1 seviyesinin de önemli bir veri olduğuna dikkati çeken Şener, “Ekonomiye dönük güvenin en önemli unsuru imalat sanayisinin hız kesmemesi ve bu sanayiye dönük olumlu beklentilerin yükselmesi umutları artırmaktadır. İmalat sanayisinin büyümesi ihracatı, istihdamı ve cari dengeyi sonraki aylarda destekleyecek bir unsurdur. Diğer taraftan bu durum üreticilerin ekonomiye dönük beklentilerinin pozitif düzeylerde olduğunu göstermektedir.” diye konuştu.

Tüketici güven endeksinin tüketicilerin beklentisini gösterdiğini ifade eden Şener, şu değerlendirmede bulundu:

“Tüketici güven endeksinin nisanda yüzde 9,2 artarak 87,5 seviyesine yükselmesi son dönemde tüketicilerin ekonomiye dönük beklentilerinin de olumlu olduğunu göstermektedir. Tüketici güveninin olumlu olması enflasyon ve kur beklentilerini baskılayacak bir unsurdur. Gerek tüketici gerekse üreticilerin beklentilerinin olumlu olması ekonominin geneline dönük gelecek umutlarını da pozitife çevirmektedir. Bu açıdan bakıldığında küresel çapta dünya ekonomilerinde yaşanan jeopolitik durumlar, finansal sorunlar, tedarik sorunları, enflasyon sorunları, bankacılık krizleri göz önüne alındığında ekonomiye dönük beklentilerin yükseliyor olması son derece önem arz etmektedir.”

“Kazanımların görüleceği döneme giriliyor olması endekslere yansıyor”

İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Dirican da güven endekslerinde yukarı yönlü hareketlerin temel nedenleri arasında Kahramanmaraş merkezli depremlerin hasarlarına yönelik alınan aksiyonlar ile ilk olumsuz etkilerin ve algıların düzelmesi, seçimin gerçekleşmesiyle çeşitli başlıklardaki belirsizliğin ortadan kalkacak olması, küresel piyasalardaki sorunlara ve içsel dinamiklere rağmen ekonomideki oynaklığın az olması, enflasyon artış oranının düşüş sürecinde bulunması, çeşitli projelerin hayat bulmaya ve ortaya çıkmaya başlamasının sayılabileceğini söyledi.

Endekslerdeki yukarı yönlü hareketin devamı halinde beklentilerin iyileşeceğini ve sürekliliğin oluşacağını vurgulayan Dirican, şunları kaydetti:

“Faiz artışlarına rağmen gıda enflasyonu artan İngiltere, cari açık oluşan ve enflasyonu artan Arjantin ile ABD çekirdek enflasyonunun yapışkanlık arz etmesi karşısında küreselde batan bankaların oluşması, petrol varil fiyatındaki ve dolar endeksi ile avro/dolar paritesindeki oynaklıklara, Türkiye’de deprem ve seçim atmosferine rağmen kurun kayan paritede ve faizin dengeli gidiyor olması seçim sonrası için beklentilerin olumlu yönde oluşmasına katkı sağlayan unsurlar arasında değerlendirilebilir. Enflasyonun düşüşüne paralel olarak izlenecek para ve maliye politikalarındaki sürecin berraklaşması ve makro ihtiyati tedbirlerde piyasa beklentilerine uygun rötuşların gelişmesi, dış yatırımcının selektif katkısıyla sürecin daha olumlu tarafa kayması beklenebilir.”

Güçlü iletişimle beklentilerin doğru yönde şekillendirilmesi ve tartışılan bazı başlıkların hane halkı ve yatırımcılar için neden-sonuç kazanım ilişkisiyle anlatılarak azaltılmasının bu endekslerin yönünde ve hızında önemli bir etken olduğuna dikkati çeken Dirican, “Türkiye’nin uzun zamandır yaptığı altyapı yatırımlarının enerji yatırımlarıyla desteklenmesi sonucu, katma değeri, kazanımları, verimliliği somut rakamlarla göreceği bir döneme giriliyor olması bu endekslere öncü gösterge olarak yansıyor.” dedi.​​​​​​​

ETİKETLER
TÜİK
Merkez Bankası
Enflasyon
Faiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir