Tiryakioğlu, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan gıda krizi riskinin ortadan kaldırılması amacıyla oluşturulan tahıl koridoru anlaşmasının, Türkiye’nin çabalarıyla bir kez daha uzatılmasının alkışlanması gereken diplomatik bir başarı olduğunu kaydetti.
Tiryakioğlu, açıklanan yeni alım fiyatlarının, gübreden mazota kadar pek çok alanda maliyetleri artan üreticinin üzerindeki ağırlığı hafiflettiğini söyledi.
Gıda tedarik zincirindeki süreklilik için tüm dünyanın bu anlaşmayı dikkatle izlediğini aktaran Tiryakioğlu, “Türk sularından geçen tahılın yarıya yakını Avrupa’ya gidiyor. Bununla birlikte, eğer anlaşma yeniden yapılmasaydı, bazı ihtiyaç sahibi Afrika ülkeleri çok olumsuz etkilenebilirdi. Örneğin Sudan gibi bazı ülkeler, buğday ithalatının tamamını bu bölgeden sağlıyor. Küresel gıda fiyatlarının istikrarına katkı sağlayan bu anlaşmanın hayata geçmesine öncülük eden Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.” diye konuştu.
“Etiket fiyatlarına olumlu yansıyacak”
Tiryakioğlu, bu yıl ilkbaharın yağışlı geçmesi sebebiyle tarımsal üretim miktarı ve ürün kalitesi konusunda iyimser olduklarını vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Buğdayın Türkiye’nin tahıl tüketiminde önemli bir payı var. Sadece ekmek için değil, makarnadan unlu mamullere kadar geniş bir ürün yelpazesi için temel bir malzeme. Ülkemizin hem iç tüketiminde hem de ihracatında bu derece önem taşıyan buğdayda, ekim alanlarının artmasını çok önemsiyoruz. Toplam ekim alanı için kritik seviyeyi 7 milyon hektar olarak görüyoruz.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin geçen yıl üreticiyi memnun eden bir alım fiyatı açıklaması buğday ekim alanının, önceki yıla göre artmasını sağlamıştı. Kurak bir kış geçirmemize rağmen, ekim alanlarındaki artış, 2023 yılında da 20 milyon ton buğday üretimini hedefleyebilmemizi sağladı. Bu bereket, raflarda gördüğümüz tüm gıda ürünlerin etiket fiyatlarına olumlu yansıyacaktır.”
Güneydoğu Anadolu Hububat-Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (GAİB) Başkanı Celal Kadoğlu da Türkiye’nin buğday üretiminde kendine yeterliliğinin yüzde 80 civarında olduğunu hatırlatarak, bu alandaki ithalatın büyük oranda ihracat odaklı gerçekleştirildiğini söyledi.
Kadoğlu, hedeflerinin deprem sürecindeki duraksamaları telafi ederek, GAİB’i bu yıl da hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirilen ihracatçılar birliği yapmak olduğunu aktardı.
Kadoğlu, “Buğday hasattan sonra işlenmek üzere değirmenlere sevk edildikten sonra yolculuğu burada bitmiyor. Unlu mamuller, makarna, irmik, bisküvi ve bulgur gibi pek çok besin buğdaydan üretiliyor. Bu ürünlerin büyük bölümü ihracatımızda yüksek bir paya sahip. Örnek vermek gerekirse, birliğimizin faaliyet gösterdiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde sektörümüzün en büyük ihraç kalemi olan makarnanın payı yüzde ocak mayıs döneminde 18,5 düzeyinde.
Buna buğday unu, bisküvi, irmik ve bulguru da dahil ettiğimizde oran yüzde 50’yi geçiyor. Buğday ununa Irak ve Suriye gibi komşularımızın yanı sıra Sri Lanka ve Venezuela gibi farklı ülkelerden de talep geliyor. Bu yıl Afrika’dan da yüksek gelir bekliyoruz.” dedi.